Hayat hikâyesiyle ezber bozmuş biri olan Keçeoğlu, ömrünü Allah, Peygamber ve Mevlana sevgisine adayan bir insan olarak tanınmıştı. Kayseri Rumlarından iplik Tüccarı Yuvan ve Afurani oğlu Dyamandi, Kayseri’nin Talas ilçesinde 1887 yılında dünyaya geldi. Daha on aylıkken ailesi Kastamonu’ya göç etti. İlk tahsilini buradaki Rum Ortodoks Mektebi’nde yapan Dyamandi, Mevlana ismiyle de ilk burada tanıştı. Mevlana’nın “Dinle çün neyin nasıl şikayet ettiğini, ayrılıkları nasıl dile getirdiğini” beyitini dinlediğinde henüz 13 yaşındaydı. Hristiyan bir Rum genciydi ve Osmanlı’nın tüm kurumlarıyla birlikte hasta yatağına mahkum edilmeye çalışıldığı, bir dönemde, gönlünü İslama ve Hz. Peygambere kaptırmıştı. Farsça dersinde Mevlana ismini sevmesiyle başlayan serüven ona “Yaman Dede” lakabını kazandıracaktı…Dyamandi yani Yaman Dede, Mevlana ile tanışmasını şu cümlelerle anlatıyordu: “Tahtaya yazılan Mevlana ismi bana pek tatlı gelmişti. Okunan beyitler beni derinden sarstı. O andan itibaren tatlı tatlı yanmaya başladım. Şiddetle yakan, fakat anne busesi kadar tatlı gelen alevler, iç alemimi kaplamıştı.”
Hukuk tahsili için…
View original post 496 kelime daha