Tanrısallık, Tanrı, Dünya

mustafaat

“Evren bizim keşfedebileceğimiz ve anlayabileceğimiz bir dizi rasyonel yasayla yönetilmektedir.” Zamanın Kısa Tarihi, S. Hawking

Tanrı, yahut tanrısallık, bir olgudan çok, bir kavramı işaret eder: “Aklın dışında kalan.”

Şu an evreni tanımlamak ve anlamak için tanrısal olana ihtiyaç duymuyoruz. Fakat bir adım ötesinde “Büyük Gümbürtü (Big Bang) evvelinde ne var?” sorusunun cevabı yine tanrıya çıkar; çıkmak zorunda. Ya da evrenin “ötesinde” ne var? Atmosferik döngü keşfedildiğinden beri Mikail emekli olmadı ama soru ve “başlangıç” kelimesi olduğu sürece tanrı var olacak.

Beynin anlam(a) ihtiyacı yaratıcıdır.

Sümer tabletlerinde bizi Anunakiler yarattı diye anlatılır; varsayalım ki bizim tanrılarımız onlar olsun lakin onların da “Büyük yaratıcı” adını taktıkları, kurallar koyan ve uyulmalı denen saygınlığı olan tanrıları var.

Zeka, bilinç, akıl olduğu sürece kavramsal anlamda tanrının icadı zorunludur; sebebi ise basit: beyin varlıklar evreninde, dünyasında ve bağlamında çalışabilir ancak. “Hiçlik” kavramı bizim ötemizde, beynimizin kabiliyetinin (işleme gücünün) dışında ve: “Hiçliği kimden soracağız?” dendiği anda tanrıyı buldunuz…

View original post 143 kelime daha

Yorum bırakın